Ana içeriğe atla

Kayıtlar

19-Aşk Yürüyüşü

19 Aşk Yürüyüşü "Burası ölmüş," dedi İstanbul. "Koskoca Kadıköy'ü bitirmişler." "Karşıya geçelim," dedi Aden. "Hem bahaneyle Beşiktaş'ı gezmiş oluruz." İstanbul itiraz etmedi. İskeleye yürüdüler. Yol boyunca ikisinin de gözleri depremden sonra başlayan kültürel yıkımın izlerindeydi. Kadıköy ikisine de hayal kırıklığı yaşatmıştı. Eğlence mekânlarının bir kısmı depremde yıkılmış, kalanı ise hükümetin baskıcı uygulamaları nedeniyle kapatmak zorunda kalmıştı. En azından iskelede şansları yaver gitti, Beşiktaş vapurunu ucu ucuna yakaladılar. "Durumun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum," dedi İstanbul. "Kadıköy böyleyse gerisi kim bilir ne durumdadır." "Şurayı anlayamadım. Sen depremden sonra barlar sokağına hiç gitmedin mi?" "Hayır." "Peki, nereye takılıyordunuz?" "Hiçbir yere Aden, biz hep parktaydık." İstanbul'un yanında bir süredir kadın görmüyordu. Onlarla
En son yayınlar

18-Yin Yang

18 Yin Yang Merve dergilerin yeni sayılarını bırakmak için uğramıştı. Çadırın önündeki masada oturuyorlardı. Aden en sevdiği derginin sayfalarını karıştırıp kafa dağıtmaya çalışırken reklamlardaki ürünlere takıldı gözü. Neden hiç alışveriş yapmıyorum diye sordu kendine. Üstüne başına bir şey almayalı öyle uzun zaman olmuştu ki hemen alışveriş merkezine gidesi geldi. Sayfaları hızlı hızlı çevirirken ayakkabı, çanta ve birbirinden güzel elbiseler her an daha da dikkatini çekmeye başladı. Sonra birden kendine geldi, içten içe hâlâ seviyordu AVM'leri, utandı kendinden. Hem Merve'den aldığı avansın tamamını telefona yatırmamış mıydı hangi parayla alacağım diye kendine sorduktan sonra, para tuzağı bunların hepsi diye düşünerek dergiyi sert bir şekilde kapattı. Aden başını kaldırdığında İstanbul'u gördü. Her zamanki sağlam yürüyüşüyle çadıra doğru geliyordu. Acil bir işi çıktığını söyleyip kaçmayı düşündü; bunun için çok geçti, iyice yaklaşmıştı. Panikle çadırın içine girip

17-Can Borcu

17 Can Borcu Dışarıyı topladı, dükkânı kapatıp çadırına gitmek üzereydi, Savaş geldi. Aden'in sinirli hareketleri gözünden kaçmamıştı. "Sorun ne Aden, anlatmak ister misin?" "Sorun yok, her şey bildiğin gibi," dedi ve tokalaştılar. "Neye kızdın sen?" "Bir şey olduğundan değil. Avukatlık gibi değil bizim işler, para kazanmak zor. Bütün gün burada üç kuruş için..." "Aden böyle bir zamanda kimse dövme yaptırmaz. Bizim büroda icra kâtibi olarak çalışmak istersen seni önerebilirim. Hem icra avukatlığını öğrenmiş olursun, ne dersin?" "Garibanların mallarını mülklerini haczetmekle işim olmaz. Ben suçluları hak ettiği cezaya çarptırabilmek için ceza avukatlığını öğrenmek istiyorum." "Ne yazık ki ceza avukatlığı bunun tam tersidir. Onları hak ettiklerinden az yatırabildiğin ölçüde kazanırsın. Senin dediğini yapmak için savcı olmak gerekiyor." "Devletle işim olmaz. Sen bana ceza avukatlığını öğret ve

16-Takas Kütüphanesi

16 Takas Kütüphanesi Kısa zamanda parktaki insanlarla tanışıp kaynaştı ve arkadaşlarına ufak tefek dövmeler yapmaya başladı. Aden'in ilk denemelerinde iyi işler çıkardığını gören Merve, ücret karşılığında dövme yapmaya başlayabileceğini söyledi ve hangi modelleri yapabileceğini katalogdan tek tek gösterdi. Müşterilerin istediği modeller Aden'in yapabileceği tarzda değil ise Merve'ye haber veriyor, ustası akşamları çadıra gelip geç saatlerde de olsa o müşterilerin dövmesini yapıyordu. Ne var ki müşteri sayısı çok azdı, Aden hiç para kazanamıyordu. Parasızlık canına tak edince sabretmek zor gelmeye başlıyor, 'Buradaki insanların dövme yaptıracak hali mi kalmış, hangi akla hizmet bu işe girdim' diye kendine kızıyordu ama çadır kentte dövmecilik yapılmayacağını bile bile sırf mesleği öğrenmek için işe başlamıştı ve o anlamda işler tahmin ettiğinden daha iyi gidiyordu, çünkü öğreniyordu. İşinin en iyi tarafı ders çalışmasına engel olmamasıydı. Buna rağmen doğru düz

15-Seçmeler

15 Seçmeler Aden'in ilk gün canla başla çalıştığını gören Merve çok sevindi ve sonraki gün ona dövme ustalığını öğrenmesi için temel bilgileri vermeye başladı. Tasarımlardaki şekillerin kopyasını çıkarmayı öğretecekti. "Aden istersen sınavlardan sonra başlarız, acelesi yok, zaten beni de konteynırdan bekliyorlar." Merve çok anlayışlı biriydi. Daha ikinci gün Aden'in maddi durumunu anlayıp avans vermeyi teklif etti. Onunla iyi anlaşacağını anlamak Aden'i çok mutlu etti ve işindeki motivasyonunu artırdı. "Sorun olmaz," dedi Aden. "Dün gece yeterince ders çalıştım, biraz kafa dağıtmış olurum." "Peki, o zaman beni iyi takip et." Kopyalayacağı şekli karbon kâğıdın üzerine yerleştirdi ve hatların üzerinden geçerek mavi çizim denilen kalıbı oluşturdu. Merve çok becerikliydi ve işinin ehli bir dövme ustasıydı. Müşterinin dövmeyi yaptırmak istediği yerde deriyi nasıl temizleyeceğini gösterdikten sonra işin inceliklerini anlatmaya devam

14-Çarpışma

14 Çarpışma Sosyal Tesisler, Gülhane Parkı Aden Sabahın erken saatlerinde çadırın fermuarını açıp Aden'i uyandırdı. "Günaydın uykucu." Oldukça dinç görünen Zeynep gülümsüyordu. "Günaydın," diye mırıldandı. Güne bu kadar erken başlamaya alışık değildi. "Çok erken değil mi?" "Acele etmeliyiz, birazdan kuyruk başlar." "Ne kuyruğu?" "Kahvaltı tabii ki hadi, biraz hızlı ol." Daha ilk sabahtan uyumsuz görünmemek adına ona hayır demedi ve uyku tulumundan çıktı. Kucağındaki defter ve kalem yere düşünce, "Ne kadar kalın bir defter," dedi Zeynep. "Ne var bunun içinde?" "Önemli şeyler değil." Aden defteri kitapların altına sıkıştırdıysa da Zeynep oradan çıkarıp eline aldı ve kapağını incelemeye başladı. "Günlük mü tutuyorsun?" "Hayır, günlük değil." "O zaman bakmamda sakınca yoktur herhalde." Aden onay verdiğini gösterircesine başını salladığında de